Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen ve 9 işçinin göçük altında kaldığı toprak kaymasının tüm yönleriyle araştırılarak muhtemel maden kazalarının önlenmesine yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu başkanlığında toplandı. Komisyon toplantıda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Maden Tetkik Arama (MTA) Müdürü Vedat Yanık, Maden ve Petrol İşleri (MAPEK) Genel Müdürü Arslan Narin, bakanlığa bağlı daire başkanları, jeoloji mühendisleri ve başmüfettişlerden oluşan heyeti kabul etti. Uslu, toplantı öncesinde komisyonun kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği çalışmalar ile ilgili, “17 Nisan tarihinde üyeler okundu ve toplantı çağrısı yapıldı. Biz de 18 Nisan tarihinde toplantımızı yaptık ve ardından geçen hafta da yol haritamızı belirledik. Bu haftada yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Komisyon teşekkül ettiği andan itibaren biz çalışmalarımıza hızlı bir şekilde başladık ve bundan sonra da hızlı bir şekilde götüreceğiz. Dolayısıyla karar alındığı tarihten sonra Meclis İç Tüzüğü, Meclis yapısı nedeniyle o süreçte belki farklılıklar ortaya çıkmış olabilir ama biz komisyon olarak görev tevdi edildikten sonra hemen çalışmaya başladık” diye konuştu.
‘YAVUZYILMAZ: BU GECİKMENİN TELAFİSİ YOK’
Başkan Uslu’nun sözleri üzerine söz alan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, komisyonun çalışmalara geç başladığını kaydederek, Türkiye Taş Kömürü Kurumu, Amasra Maden ocağında gerçekleşen grizu patlamasından sadece 12 gün sonra meclis araştırma komisyonu kurulmuştu. Aynı zamanda yapılan soruşturmaya da yön vermesi bakımından çok kıymetli bilgilerin ortaya çıkmasında çok üstün bir çaba göstermişti. Ancak burada Erzincan’da yaşanan bu felaketten çok sonra yani 70 günün üzerinde bir süre geçtikten sonra komisyonun faaliyetine başlaması aynı zamanda bölgede hızla toplanması gereken deliler, değerlendirmesi gereken süreç ve yapılması gereken araştırmaları TBMM çatısı altındaki görev alanında maalesef bir gecikmeye sebebiyet vermiştir. Burada görevini yürüten araştırma komisyonun çok önemli olduğunu bir kez daha belirtiyorum. Bu denli bir gecikmenin arada bir seçim olmasına rağmen bir mazeret kabul etmeyeceğini bir kez daha vurguluyorum. Belki bu araştırma komisyonu çalışmalarına daha erken başlamış olsaydı şu anda göçük altında kalan 7 işçimiz belki de daha önce çıkarılabilecekti. Bu gecikmelerin bir telafisi yok” ifadelerini kullandı.‘USLU: ARAMA KURTARMA ÇALIŞMASININ KOMİSYON İLE İLGİSİ YOK’
Uslu, Yavuzyılmaz’ın sözlerine cevaben, “Sayın vekilim sizi dinledim. Biz araştırma komisyonu olarak görevimizin başındayız. Çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Bölgedeki arama kurtarma çalışmalarının komisyonun toplanıp toplanmasıyla ilgisi yoktur. Bölgede farklı partilerden milletvekilleri de var. Olay olur olmaz arama kurtarma ekipleri AFAD koordinasyonunda diğer bakanlıklarımız ve bakanlarımız bölgede her türlü arama çalışmasını yapmaktadır. Biliyorsunuz heyelan tehlikesiyle kısa bir süre ara verildi ama onun dışında bölgede 7-24 bu arama çalışmaları devam etmektedir. Arama çalışmaları ile komisyon toplantısı arasında bir bağ kurmanın doğru olmadığını düşünüyorum” diye konuştu.‘HİÇ KİMSENİN KAFASINDA SORU İŞARETİ KALMAYACAK’
Uslu, İliç maden kazasının ayrıntılı bir şekilde inceleneceğini belirterek, “Bakanlıklarımızı, kamu kurum ve kuruluşlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı, akademisyenlerimizi, sektör temsilcilerimizi, hepsini dinleyeceğiz. İliç’teki kazayı ayrıntılarıyla inceleyeceğiz. Objektif, şeffaf, tutarlı ve tarafsız bir çalışma ortaya koyacağız. Geniş bir çalışma yapacağız. Olabildiğince herkesi dinlemeye çalışacağız, vakit çerçevesinde. Hiç kimsenin kafasında soru işareti kalmayacak şekilde inşallah hep beraber araştırmamızı, incelememizi ve raporlamamızı gerçekleştireceğiz. Bu kazayı araştıracağız, bu olayı araştıracağız, ihmal süreçlerini ve bundan sonra bu tür kazaların olmaması için neler yapılması gerekiyor bu konuda da çalışacağız. Komisyon olarak ‘Önce insan önce çevre sonra madencilik’ anlayışıyla güvenli ve sürdürülebilir bir madencilik mimarisinin oluşmasına katkıda bulunmaya çalışacağız. Bu çalışma tamamlandıktan sonra tekliflerimizi, önerilerimizi, eleştirilerimizi raporlayacağız, Genel Kurul ve ilgili kurumlara sunacağız” dedi.‘İLİÇ’TE YERİNDE İNCELEME YAPACAĞIZ’
Uslu, komisyonun çalışma takvimine ilişkin bilgiler paylaşarak, “Planlamamız şöyle; önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını, bundan sonra sırasıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığını 2 Mayıs günü dinleyeceğiz. 3 Mayıs günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı dinleyeceğiz. Önümüzdeki hafta içinde yine aralarda istişare edelim. Pazartesi günü AFAD ve Devlet Su İşleri, özellikle biliyorsunuz su kirliliği gündeme geliyor. Onları dinledikten sonra komisyonumuz ile ilgili firmayı burada mı dinleyelim orada mı dinleyelim konusunu tartışacağız. Onu da ortaya koyduktan sonra önümüzdeki hafta İliç’te yerinde inceleme yapmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘YIĞIN LİÇ KAPASİTESİNİN ARTIŞI VAR’
Araştırma Komisyonu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan ve beraberindeki heyetin hazırladığı sunumu dinlemeye devam etti. Tancan, Türkiye’de faaliyet gösteren madenlerin sayısı, rezerv miktarları, bulunduğu bölgeleri, madenlerin ülke ekonomisine katkısı ve kullanım alanlarına ilişkin bilgileri sunumunda paylaştı. Tancan, İliç Çöpler altın madeninde meydana gelen maden kazasına ilişkin çevresel etki değerlendirme süreçlerine değinerek, “2008’de ‘ÇED olumlu’ kararı var. O, ‘ÇED olumlu’ kararının içerisinde yazıyor. Her ne kadar Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın uhdesinde konular olmakla birlikte bunları zikretmekte fayda gördük. 2014’te yine ÇED kararı var. Yığın liç kapasitesinin artışı var. Bu ÇED’in kapsamında gerek proje alanının artışında da söz konusu. En son 2021 yılında ÇED’in ikinci kapasite artışı söz konusu” ifadelerini kullandı.‘SİYANÜR’ÜN SUYA KARIŞMASINI ENGELLENDİ’
Tancan, siyanürün suya karşımasını engellemek amacıyla yapılan çalışmalardan bahsederek, “Buradaki biriken siyanürlü suyu da pompalar vasıtasıyla atık havuzlarına atacak mekanizma kuruldu. Bütün yapılanlar, Devlet Su İşleri’nin yaptığı bunlarla da sınırlı değil. Ayrıca yukarıda yığın liçin başladığı noktanın ön tarafında, ileride daha büyük barajlar yapılıp ola ki büyük bir sel felaketi olur, hesap edilemeyen, miktarda bir su gelirse ve şu anki yapılanlar yeterli olmazsa diye onların da yine liç sahasındaki, siyanürle karışmadan doğrudan borulama yöntemiyle baraja taşınacağına dair bir proje de var. Yani neticede DSİ de oradaki siyanürlü malzemenin Bağıştaş Barajı’na karışmasını önlemek için faaliyetlerini devam ettirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının zaten orada sürekli ekibi var. Mobil laboratuvarı hemen oraya intikal etti. Zaman zaman sayısı değişmekle birlikte duruma göre 14 veya 15 ayrı noktada bunların bir kısmı zaten kazadan önce şirketin acaba yer altı suyuna bir siyanür karışımı var mı diye takip ettiği, takip etmenin de ÇED raporuna göre zorunlu olduğu kuyular var” dedi.
‘MADEN SAHASINDAKİ BÜTÜN FAALİYETLER 14 ŞUBAT’TA DURDURULDU’
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı genel müdürlerin, maden ve jeoloji mühendislerinin de sunuma katkıda bulunmasının ardından Maden Tetkik Arama Genel Müdürü Vedat Uyanık, heyelan sonrası durum ve alınan aksiyonlar hakkında komisyonu bilgilendirdi. Uyanık, “14 Şubat 2024 tarihinde meydana gelen heyelan sebebiyle işletme güvenliği açısından tehlike bir durum olduğundan Maden Petrol Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından bütün üretim faaliyetleri sahada durduruldu. 17 Şubat 2024 tarihinde hareket eden yığın liç malzemesinin geçici depolama alanlarına taşınmasına ilişkin faaliyetlere fiilen başlandı. Bu sürede birçok üniversiteden değişik alanlarda jeoloji, jeoteknik, maden, bir sürü hocamızda ve Çevre, Şehircilik Bakanlığının da yetkilileriyle bu geçici depolama alanlarının neler olması gerektiğini, nerelerin çevre açısından tehlike oluşturmayacağına dair incelemeler yapılarak karar verildi ve üç gün sonra bu taşınma işlemlerine başlandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlüğü tarafından söz konusu sahanın çevre izin ve lisan belgesinin iptal edilmiş olduğu MAPEG’e bildirildi. Yine, 12 Mart tarihinde daha önceden açıldığını tahmin ettiğim bu çevresel etki değerlendirmesi olumluluk kararının yürütülmesinin durdurulmasına yönelik bir süreç, adli bir süreç varmış. 2021 yılında ‘ÇED değerlendirmesi olumlu’ kararının durdurulması kararı yine MAPEG’e bildirildi” ifadelerin kullandı.
SUNUMUN ARDINDAN VEKİLLERİN SORULARI YANITLANDI
Komisyon toplantısı, sunumun ardından soru, cevap bölümüyle devam etti. CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, “Sayın Bakanım, burada aşağı yukarı 36’ya yakın ağır metalin bulunduğu, siyanür ve sülfürik asit nereye taşındı acaba” diye sordu.
Bakan Yardımcısı Tancan “Orada bir atik depolama havuzu var çok büyük. O ağır metaller, siyanür ayrıştırılıyor çünkü tekrar kullanılacak. Bu taşınanlar rastgele gidip bir yere konulmadı. Dediğim gibi üç gün sonra başlandı dememin sebebi, bunlar nereye taşınmalı, yeni taşındığı yerlerde çevreye zarar vermemek için neler yapılmalı, birçok üniversitemizin hocaları oradaydı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetkilileri oradaydı. Dolayısıyla bu geçici depolama alanlarına taşınan malzemenin tekrar yarın yer altına karışacak surette mahiyette bir zararı olmaması için gerekli tedbirler alındı” yanıtını verdi.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun da, “Göçük altında kalan 7 vatandaşlarla ilgili bir öngörü var mı?” diye sordu.Bakan Yardımcısı Tancan, “Maden Tetkik Arama’nın yaptığı bu çalışmada da tamamen biraz yaklaşım yani, ‘Bunlar, bu işçi kardeşlerimiz araçların olduğu yere yakındır, konteynerlerin olduğu yere yakındır’ varsayımından hareketle nerede metal belirlediysek bu çalışmalarda oraları işaretledik. Ayrıca Erzincan İl Jandarma Komutanlığı 24 saat esasla yol kontrolünü yaptı, çalışanlara güvenlik imkanlarını sağladı. Zaman zaman sahada bu konuda yetiştirilmiş köpekli arama faaliyetleri gerçekleştirildi” cevabını verdi.
CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, “Maden sahasından fay hattı geçiyor mu?” diye sordu.
ü
‘POLEOSİSMOLOJİK ÇALIŞMALARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU TAMAMLANACAK’
ü
Bu soruya ise Tancan şöyle cevap verdi:
ü
“Bildiğim kadarıyla bugüne kadar MTA fay hatlarının yaklaşık yüzde 50’sini bitirdi. Tabi bu çalışmalar planlanırken risk durumunu önceliklendirerek yani ‘Şu fay hattı daha riskli’ diyerek oradan başlıyorlar doğal olarak ve fakat 6 Şubat depreminden sonra çok daha hızlı bir şekilde bu çalışmaların yapılması için MTA tek başına bunları yapmaya devam ederse daha çok süre alacağından TÜBİTAK ve birçok üniversitenin içerisinde olduğu bir protokolle çalışma grubu oluşturuldu. Bu yılın sonuna kadar gene büyük bir çoğunluğu kalan yüzde 50’nin tamamı değil ama büyük çoğunluğunun da bu fay hatlarıyla alakalı paleosismolojik çalışmaları tamamlamış olacak.”ü
‘HER ŞİRKETE EŞİT UYGULAMA’
ü
İyi Parti Manisa Milletvekili Şenol Sunat, “Maden çıkartma kriterleri her şirkete aynı şekilde mi uygulanıyor?” sorusunu sordu.
ü
Bakan Yardımcısı Tancan, “Maden ruhsatı verildiğinde ve arama neticesinde orada bir maden rezervinin olduğu tespit edildiğinde o şirket tarafından o cevherin, o madenin çıkarılmasıyla alakalı bir işletme projesi hazırlanıyor. Benim bildiğim kadarıyla buradaki jeolojik durum, burada açık ocak mı olacak, kapalı ocak mı olacak, sahanın, zeminin durumu nasıl bir projelendirmeye, doğru projelendirmeye imkan tanıyor. Ona göre şirket bunu projelendiriyor yani dolayısıyla projeye bakıyorlar” yanıtını verdi.
Komisyon Başkanı Uslu, soru cevap aşamasının tamamlandığını belirterek, oturumu kapattı. Uslu, bir sonraki toplantının 2 Mayıs tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yetkililerinin dinleneceğini açıkladı.